Kurdun Ağzından:
"Kırmızı Başlıklı Kız
Hikâyesi"
Her gün yaptığım gibi
ormanı temizlemeye
çıkmıştım. Orman benim
evim, temiz tutmak da
benim görevim. Derken
bir kız beliriverdi.
Kırmızı başlık ve
peleriniyle çok şüpheli
bir görünümü vardı.
Kimin aklına gelir bu
garip kıyafeti giymek.
Bir kurnazlık peşindeydi
mutlaka. Bir süre
dikkatle izledim bu
garip kızı. Elinde
taşıdığı üzeri örtülü
sepette kim bilir ne
taşıyordu! Yürüyüşü bile
normal değildi. Yanına
yaklaşıp ne yaptığını
sorunca bana
büyükannesinin evine
gittiğini söyledi ama
gel de inan. Yine de
bıraktım peşini kendi
işime döndüm. Ama aklım
o kıza takıldı bir
kere...
Bir gidip bakayım doğru
mu söyledikleri dedim
kendi kendime; gerçekten
böyle bir büyükanne var
mı? Siz olsaydınız
gerçekliğini kontrol
etmek istemez miydiniz?
Orman benim evim. Ben
hem ev sahibiyim, hem de
diğer orman sakinlerine
karşı sorumluyum. Neyse
uzatmayayım...
Gittim, baktım ve
gerçekten bir büyükanne
buldum. Sorduğumda "evet
o küçük kız benim
torunum" dedi. Ben de
sorumlu bir kişi olarak;
"bu küçük kız
yabancılarla
konuşulmayacağını
öğrenmemiş daha!" dedim
ve anlattım küçük kızla
karşılaşmamı...
Büyükanne de ürperdi ve
birlikte küçük kıza bir
ders vermeye karar
verdik. O yatağın altına
saklandı, ben Onun
geceliğini giydim,
başlığını taktım ve
yatağına yattım. Küçük
kız birazdan içeri
girdi. Seslendi cevap
verdim.
Ne şaşkın bir çocuk !
Beni büyükannesi
sanıvermişti. Ben benim
büyükannemi değil
sesinden, kokusundan
bile tanırım oysaki.
Neyse bunlar bir şey
sayılmaz, daha neler
yaptı bilseniz.
Kulaklarımın niçin büyük
olduğunu sordu. Ne ayıp
şey hiç sorulur mu? Yine
de çocukluğuna verip
yumuşak bir sesle
cevapladım. "Seni iyi
dinlemek için"... Ama bu
sefer kalkıp da burnumun
niçin büyük olduğunu
sormaz mı? Küçük kız hiç
mi hiç terbiye almamış.
Ben zaten burnumu
kendime kompleks haline
getirdim, öz-güvenim
sallantıda. Psikologlar,
estetikçiler...
Dünya para harcıyorum
ama nafile. Yine
aldırmamaya çalışırken
bu sefer de ağzımın
kocaman olduğunu yüzüme
vurmaz mı? Tabi ki
kızdım, siz olsanız
kızmaz mıydınız? O
sinirle ayağa fırlayıp
peşinde koşturmaya
başladım. Birden ne olsa
beğenirsiniz! Bir
kocaman avcı elinde
tüfek kapıdan dalıverdi.
Beni “seni hain kurt,
büyükanneyi yedin değil
mi?” diye suçlamaz mı ?
Hâlbuki büyükannenin
kılına bile dokunmadım,
O da saklandığı yerden
çıkıp beni korumaya
çalışmadı. Malum
yaşlılık, kulakları iyi
duymuyor. Avcı mahkeme
yapmadan infaz kararımı
verdi. Tabi ben de
adalet bulamayacağımı,
hatta canımı
yitireceğimi anlayıp
pencereden zor attım
kendimi.
Geçirdiğim büyük
korkunun sarsıntısı
yetmiyormuş gibi o gün -
bu gün ormanda bile
yüzümü rahat gösteremez
oldum. Adım haine çıktı...
Yeter Artık... Ben
Suçsuzum...
K URT